Müzik tarihi ve özellikle de film müzikleri tarihinin belki de en ünlü minör ikilisinin (Jaws filminin motifi) bestecisi olan John Towner Williams, geçtiğimiz Şubat ayında 91. yaş gününü kutladı. Kariyeri boyunca Star Wars, Schindler’s List, Superman, Harry Potter, Jaws, E.T., Jurassic Park, Indiana Jones, AI: Yapay Zeka, Harry Potter, Güneş İmparatorluğu, Er Ryan’ı Kurtarmak gibi sinema tarihinin en önemli filmlerinin müziklerini besteleyen Williams, 5 kez kazanma başarısını gösterdiği Akademi Ödülü'ne tam 53 kez aday gösterildi. 6 Emmy Ödülü, 4 Altın Küre Ödülü, 25 Grammy Ödülü, 7 İngiliz Akademi Ödülü (BAFTA), 7 Satürn Ödülü ve daha nice ödül ile kırılması neredeyse imkansız bir rekora da imza attı. Williams, müziğin gücünü kullanarak sinema tarihinde kalıcı bir etki bırakmış çok önemli bir sanatçıdır.
Bu makalede, yaşayan efsane John Williams’ın başarılarla dolu hayatına ve yazmış olduğu yüzden fazla film-dizi müziğinin bazılarının detaylarına odaklanacağız.
Babası CBS Radyo Orkestrasında bir perküsyoncu olan John Williams, küçük yaşlardan itibaren piyano çalışmaya başladı. Daha sonra fagot, trompet, trombon ve klarnet öğrendi, kendi kendine besteler yapmaya başladı. Kısa süre sonra piyano ve klarnet gibi enstrümanların bir eseri aynı notadan çalamayacağını keşfetti. Bu keşif onu, evinin bodrumunda orkestrasyon kitaplarını okuyarak müziği nasıl farklı enstrümanlara aktaracağını kendi kendine öğrenmesine sebep oldu.. Doğup büyüdüğü New York’tan 16 yaşındayken 1948'de ailesiyle birlikte Los Angeles'a taşındı ve California Üniversitesinde Mario Castelnuovo-Tedesco ile özel olarak kompozisyon, Bobby Van Epps ile piyano ve kompozisyon çalıştı. 1951'de ABD Hava Kuvvetlerine askere alındı ve bu süre boyunca grup müziği ve orkestra şefliği yapmaya başladı. Hava Kuvvetlerindeki askeri hizmetinden sonra, Madame Rosina Lhevinne ile piyano çalışmak amacıyla Juilliard Müzik Okuluna, New York'a döndü. New York'tayken hem gece kulüplerinde hem de bazı kayıtlarda caz piyanisti olarak çalıştı. 1956'da Los Angeles'a geri geldi ve kısa süre sonra Columbia Pictures ve Twentieth Century Fox gibi Hollywood film stüdyolarında piyanist olarak çalışmaya başladı. Bununla birlikte, Williams'ın esas gücünün ve yeteneğinin kompozisyon ve orkestrasyonda yatıyor olması, Bernard Herrmann, Alfred Newman ve Franz Waxman gibi tanınmış film yapımcılarının dikkatini çekti. Bu büyük besteciler ayrıca Williams'ı kendi bestelerine odaklanması ve bazı düşük bütçeli filmlerin müziklerini yapması için teşvik ettiler. Williams, ilk büyük çıkışını 1950'lerin sonlarında, stüdyoların birdenbire özellikle televizyon için çok miktarda müziğe ihtiyaç duymasıyla yaşadı.
Williams'ın film sektöründe ismini duyurması piyano çalmasıyla başladı. Bunlar; Henry Mancini'nin Peter Gunn ve Elmer Bernstein’in müziklerini yazdığı dedektif dizisi Johnny Staccato’nun müziklerinde piyano çalmak gibi performansları içeriyordu. Ancak kısa süre sonra enerjisini besteciliğe yoğunlaştırdı ve çoğunlukla Universal Studios'un televizyon yapım kolu olan Revue Studios için çalıştı. Revue ile her hafta 20 ila 25 dakikalık olmak üzere yılda 39 parça yazmak için sözleşmesi olan Williams, Playhouse 90, Checkmate, Kraft Playhouse gibi şovlar için müzik yazarak paha biçilmez bir deneyim kazandı. 1959 Lou Place filmi Daddy-O için yazdığı müzikle sinema formatına ilk adımını attı ve TV müziği açısından yoğun geçen 1960'ların ilk yarısını Gidget Goes to Rome ve Bachelor Flat gibi filmlere müzik besteleyerek geçirdi. Williams, sinema filmi formatında çalışması için daha fazla teklif alıyor, The Killers ve The Plainsman gibi filmlerin müziklerini besteliyor ve Gilligan's Island ve Lost in Space gibi televizyon dizileri için tema yazıyordu. 1960'ların sonlarında ve 1970'lerin başında Williams; Heidi, Jane Eyre ve The Screaming Woman dahil olmak üzere televizyon filmleri için müzik yazdı. Ancak John Williams kariyerinin devamında sinema için müzik yazmaya odaklandı. Bu doğrultuda Williams'ın ilk büyük başarısı, 1968'de Valley of the Dolls filmi için Dory Previn ve Andre Previn ile birlikte yazdıkları-adapte ettikleri müziklerin Akademi Ödülü adaylığına layık görülmesi oldu. The Poseidon Adventure, Images, Tom Sawyer ve The Towering Inferno gibi uzun metrajlı filmlerin müziklerinin bestecisi olarak 1970 yılında hem The Reivers hem de The Long Goodbye için aday gösterilmesi, yaklaşmakta olan büyük başarıların habercisi niteliğindeydi. Nitekim 1972'de En İyi Müzik Uyarlama ve Orijinal Şarkı dalında Damdaki Kemancı ile ilk Akademi ödülünü kazandı. Artık John Williams, Oscar’lı bir besteciydi.
Diğer taraftan The Reivers filmi için bestelediği müzikler, genç yönetmen Steven Spielberg’in dikkatini çekmiş, bu sayede günümüze kadar uzanan müthiş bir yönetmen-besteci ilişkisinin de önü açılmıştı. Spielberg, bu müzikleri dinledikten sonra yakında çıkacak olan filmi Sugarland Express (1974) üzerinde çalışması için onunla görüştü. Bu birliktelik sayesinde sinema tarihinde aralarında Jaws, Close Encounters of the Third Kind, Raiders of the Lost Ark, E.T., Jurassic Park, Schindler's List, Amistad ve Saving Private Ryan gibi çok önemli filmlerin de bulunduğu otuz kadar film ortaya çıkmıştır. Bu filmlerden Jaws ile 1976, E.T. filmiyle 1983 ve Schindler's List ile 1993 yıllarında en iyi orijinal müzik dalında Akademi ödülü kazandı. Spielberg, John Williams’ın hayatına önemli bir dokunuşta daha bulundu ve onu film yapımcısı arkadaşı George Lucas ile tanıştırdı. Lucas, 1977'de besteciye en iyi orijinal müzik dalında bir Akademi Ödülü daha kazandıran Star Wars-A New Hope ile başlayarak Williams'ın diğer en sıkı işbirlikçisi olacaktı. Bu işbirliği sayesinde, ilk Star Wars üçlemesinin diğer filmleri olan The Empire Strikes Back (1980) ve üç yıl sonra çekilen Return of Jedi’ın müzikleri ortaya çıktı.
Sinema ve müzik tarihine damga vuran Star Wars serisinin geçmişte kaldığını düşünenler, neredeyse yirmi yıl sonra yanıldıklarını anlamıştı. Çünkü Lucas-Williams ikilisi yeni bir üçleme için çalışmaya başlamıştı. Yeni serinin ilk bölümü olan Star Wars-Episode 1: The Phantom Menace (1999), Star Wars filmlerinde koro barındıran ilk müzik olmuştu. Filmin sonlarındaki ışın kılıcı düellosunun arka planında yer alan Duel of the Fates adlı korolu bölümün sözleri Sanskritçe eski bir metinden alınmıştı. John Williams bu tercihin sebebini; “Filmin sonundaki görkemli kılıç dövüşünün ritüelistik veya yarı-dinsel bir duyguya sahip olması gerektiğini düşünmemin sonucu olarak koro ve orkestra birlikteliğinin bize büyük bir tapınakta olduğumuz hissini vermesini istedim” şeklinde açıklamıştı. Yeni üçlemede dikkate değer bir yenilik de masum, çocuksu bir melodi olarak başlayan ve sinsice "İmparatorluk Marşı" ndan bir alıntıya dönüşen "Anakin's Theme" ve Padmé Amidala- Anakin Skywalker arasındaki aşkı anlatan "Across the Stars"ın bestelenmesiydi.
2000’li yıllardan sonra Williams; The Patriot, A.I. Arficial Intelligence, Harry Potter, Minority Report, The Terminal, Memoirs of a Geisha, The Adventures of Tintin, War Horse, Catch Me If You Can, Munich gibi önemli filmlerin yanında Star Wars efsanesinin son üçlemesinin de müziklerini besteledi.
Sinema ve televizyon alanındaki faaliyetlerine ek olarak John Williams, konser sahnesi için de aralarında iki senfoni ve flüt, keman, klarnet, viyola, obua ve tuba için konçertoların da olduğu çok sayıda eser besteledi. Boston Senfoni Orkestrası tarafından sipariş edilen Çello konçertosunun prömiyeri Yo-Yo Ma tarafından 1994 yılında Tanglewood'da yapıldı. Ünlü virtüöz Isaac Stern için orijinal keman kadansları besteledi. Itzhak Perlman, Joshua Bell, Jessye Norman ve diğer birçok önemli müzisyenle birlikte kayıtlarda piyanist ve orkestra şefi olarak yer aldı. Bestecilik yanında orkestra şefi olarak da çok önemli bir kariyere sahip olan John Williams 1980'de Boston Pops Orkestrasının şefi olarak Arthur Fiedler'in yerini aldı ve bu görevi emekli olduğu tarih olan Aralık 1993’e kadar devam ettirdi. Orkestrayla dünyanın birçok ülkesine önemli turneler gerçekleştirdi. Konuk şef olarak görev yaptığı diğer büyük orkestralar arasında; Londra Senfoni Orkestrası, Cleveland Orkestrası, Chicago Senfoni Orkestrası, Philadelphia Orkestra, Pittsburgh Senfoni, Denver Senfoni, San Francisco Senfoni, Dallas Senfoni, Indianapolis Senfoni, Los Angeles Filarmoni, Viyana Filarmoni gibi dünyanın en iyi orkestraları sayılabilir.
Tüm bu müzik kariyerinin yanında John Williams; Juilliard Müzik Okulu, Boston College, Northeastern Üniversitesi, Tufts Üniversitesi, Boston Üniversitesi, New England Music Conservatory, Massachusetts Üniversitesi, Eastman Müzik Okulu, Oberlin Music Conservatory ve Southern California Üniversitesi dahil olmak üzere 21 Amerikan üniversitesinden fahri doktora dereceleri almıştır. 2004 Kennedy Merkezi Onur Ödülü’ne layık görülmesinin yanında ABD hükümeti tarafından sanatçılara verilen en yüksek ödül olan 2009 Ulusal Sanat Madalyasının sahibidir. Williams, aynı yıl Amerikan Sanat ve Bilimler Akademisine kabul edilmiştir.
Müzik Anlayışı ve Orkestrasyon Becerisi
Williams'ın müziği, çok katmanlı ve zengin bir ses dünyasına sahip olmasının yanında orkestrasyon becerisini ön plana çıkaran, sahnedeki duygu ve olay örgüsünü çok etkili biçimde kuvvetlendiren bir niteliğe sahiptir. Besteci müziğini yazarken genellikle büyük orkestra ve koro kullanır. Eserlerinde elektronik seslerden daha çok gerçek ve akustik ses-çalgılara yer vermeyi tercih etmiştir. Müziklerindeki enstrümanların çeşitliliği ve orkestranın bütünlüğünü koruyarak farklı bölümlerdeki enstrümanların birbirleriyle uyumlu olmasını sağlamakta oldukça başarılıdır. Enstrümanları gerçekten çok iyi tanıması, müziğin duygu ve atmosferini farklı ve etkili müzikal renklerle vurgulamasında onu çok usta bir isim haline getirmiştir. Örneğin Star Wars serisi müziklerinde, karakterlerin özelliklerini ve sahnelerin atmosferini yansıtmak için farklı enstrümanları büyük bir ustalıkla bir araya getirir. Bu sayede, müziği dinleyenlerde filmin olaylarına dair daha güçlü bir duygusal tepki uyandırır.
John Williams, leitmotifleri (tema müziği) kullanmasıyla da tanınan bir bestecidir. Leitmotif; bir karakter, bir olay veya bir fikirle ilişkili olan belirli bir müzikal tema olarak tanımlanabilir. Besteci, pek çok film müziğinde karakterler ve olaylar için özgün leitmotifler yaratmıştır. Bu müzikal temalar, izleyicilerin olaylara ve karakterlere bağlılığını artırarak filmin etkisini de yukarı taşımıştır. Örneğin, Star Wars serisinde Darth Vader karakteri için dinamik olduğu kadar karanlık ve tehditkar bir leitmotif yaratmıştır. Bu müzikal tema, karakterin varlığıyla ilgili bir his uyandırır, karakter kadrajda olmasa bile “oralarda bir yerlerde” olduğunu seyircilere hatırlatır. Aynı şekilde, Harry Potter filmlerinde Harry Potter karakteri için özgün bir leitmotif yaratmıştır. Bu tema, Harry Potter'ın macerasını izleyenlerde heyecan uyandırarak film deneyimini daha etkileyici hale getirir. Başka bir örnek olarak, Jaws filmindeki kalın perdedeki mi-fa notalarından oluşan leitmotifteki dinamiğin hafiften kuvvetliye doğru yükselişi ve aynı zamanda gittikçe daha kısa süre değerleriyle (diminution) seslendirilmesi bu temayı, saldırmaya odaklı bir köpekbalığı ve yaklaşan tehlike ile eş anlamlı hale getirmiştir. Yine bir Spielberg ve Williams işbirliği olan Close Encounters of the Third Kind filmi ise, filmin müziğini oluşturan 5 notanın aynı zamanda hikayenin önemli bir parçası olması ile diğerlerinden ayrılır. Çünkü filmde insanlar bu beş nota sayesinde uzaylılarla iletişim kurmuş, bu beş notanın farklı kombinasyonlarda kullanımıyla bir çeşit müziksel iletişim dili geliştirmişlerdir. Williams ayrıca filmde, bir müzik öğretim yöntemi olan Kodaly Yaklaşımı’nda kullanılan John Curwen el işaretlerini de kullanmıştır.
John Williams’ın müziklerinin bazılarında, kendinden önceki bestecilerden etkilendiği örnekler de görülmektedir. Örneğin Star Wars filminin ana tema müziği, Avusturyalı besteci Eric Korngold’un King’s Row adlı yapıtıyla benzerlikler içermektedir. Yine Star Wars filmindeki başka bir temanın Gustav Holst’un Gezegenler Süitindeki Mars bölümüyle, bir başka temanın Stravinsky'nin Bahar Ayini adlı eseriyle, İmparator Marşı / Darth Vader temasındaki akor tercih ve hareketlerinin ise F. Chopin’in Funeral March’ıyla benzerlikler içerdiği söylenebilir. Ancak bu benzerlikler, J. Williams’ın film müziğine getirdiği yeni ve benzersiz tekniklerin, sınırsız bir orkestrasyon gücü sahibi olmasının önüne geçebilecek nitelikte görülmemektedir.
91 yaşındaki John Williams halen aktif kariyerine devam ediyor, orkestralar yöneterek konserler veriyor. 2022 yapımı The Fabelmans filmi ile en iyi orijinal müzik dalında 2023 yılı için Akademi Ödülü’ne aday olan Williams, 2023 yılında gösterime girecek Indiana Jones 5 filmi için yazacağı müziğin kariyerinin son eseri olacağını ifade etse de, hem çağdaşı olan hem de kendinden sonraki bir çok besteciye ve film-müziksevere muhteşem bir hazine bırakan, adını film ve müzik tarihine altın harflerle yazdıran çok büyük bir yetenek olarak anılmaya devam edecektir.
Kaynaklar
Elliston, C. Listening to Movies: Film Music and the American Composer.
Hischak, T. S. (2015). The encyclopedia of film composers. Rowman & Littlefield
John Williams, IMDb, https://www.imdb.com/name/nm0002354/
https://www.britannica.com/art/Academy-Award
https://johnwilliams.org/compositions
https://www.imdb.com/name/nm0002354/awards
https://www.jwfan.com/
https://www.johnwilliams.org/
https://thelegacyofjohnwilliams.com/
The Art of Film Music: John Williams, The Guardian,
https://www.theguardian.com/film/2018/jul/27/the-art-of-film-music-john-williams-star-wars-indiana-jones-jaws-soundtracks