top of page

Toplu müzik çalışmaları öğrencilerimiz için neden önemlidir?

Müzik, toplumsal yapımızın bir unsuru olarak kutlamalarımızı pekiştirmek, anılarımızı canlandırmak, duygusal ifadelerimizi sergilemek ve en önemlisi bir araya gelerek paylaşmak amacıyla kullanılır. Basitçe söylemek gerekirse müzik; bizi birbirimize bağlayan, yaşamın fiziksel, sosyal, eğitimsel ve psikolojik boyutları dahil olmak üzere çeşitli alanlarında uyum ve bağlantı duygusu yaratabilen evrensel bir niteliğe sahiptir.

Günümüzden yaklaşık olarak 2400 yıl önce yaşamış bir filozof olan Platon; “Müzik, eğitim araçlarının içinde en güçlü olandır.” sözüyle, müziğin sadece bir sanat formu değil, aynı zamanda insanların karakterini ve ruhunu şekillendiren bir eğitim aracı olduğunu savunmuştur. Platon'un müzik ve eğitim arasındaki ilişkiye verdiği değer, eğitimin sadece akademik bilgiyi öğrenmekle sınırlı olmadığı fikrine dayanır. Müziğin temel unsurlarından ritim, melodi ve sözlerin insanların duygusal ve zihinsel dünyasını etkileyerek onları daha iyi bir insan haline getirebildiğine inanan Platon’a göre müzik eğitimi, insanların karakter gelişimine ve ahlaki değerlerin oluşmasına katkıda bulunur. ​​

Dünya tarihini biçimlendiren filozofların 25 yüzyıl önce vurguladıkları müzik ve eğitim arasındaki bu ilişki, modern bilim tarafından da kapsamlı bir şekilde defalarca belgelenmiş, bir enstrüman çalmanın farklı bir çok becerinin gelişimine olan katkısını ispatlayan bir çok çalışmaya imza atılmıştır. Yapılan araştırmalara göre enstrüman çalmak ince motor becerilerini, kelime dağarcığını ve sözel olmayan muhakemeyi geliştirmeye yardımcı olmaktadır. Müzik öğrenmek için harcanan zaman hafıza kapasitesini güçlendirmekte, koordinasyonu arttırmakta ve kişisel gelişim alışkanlıklarına pozitif bir etki yapmaktadır.

Müzik, öğrencilerin gelecekteki kariyerlerine iyi hazırlanmaları için gerekli sosyal becerilerle donatılmasının yanında takım çalışması, hedef belirleme ve ulaşma, sürekli gelişme, liderlik, azim gibi becerilerinin kazanılmasına da katkıda bulunur. Diğer taraftan müzik dilini öğrenmek, bir öğrencinin ana dilindeki becerilerini ve okuryazarlığını pekiştirir. Sembolleri eylemler ve yönlerle ilişkilendirerek yeni dilleri öğrenme kavramına ve yöntemine hakim olmalarına katkıda bulunan müzik, öğrencilere özel olarak yeni bir dil öğretmese de, yeni iletişim yöntemleri öğrenme, görsellerle anlama, gördüklerini ve okuduklarını eyleme dönüştürme yeteneği verir. Öğrenciler müzik derslerinde edindikleri bu becerileri, hayatlarının diğer birçok alanına uygulamak için sayısız fırsat bulacaktır.

Yukarıda bahsedilen tüm bu olumlu özelliklerin yanında müzik üretmek, sosyal işlevlerin zahmetsizce ve aynı anda gerçekleştirilebilmesi açısından da son derece özeldir. İnsanlık tarihine bakıldığında, müziğin en eski iletişim ve paylaşım biçimlerinden biri olduğu görülmektedir. Arkeologların 35.000 yıl öncesine dayanan müzik aletlerini gün yüzüne çıkarmaları, avcı ve toplayıcı dönemde bile insanların gruplar halinde müzikle ilgilendiklerini göstermektedir. Yani toplu müzik etkinlikleri, niteliği ve türünden bağımsız olarak sosyalleşme, kültürlerarası iletişim, paylaşım, kutlama vb. nedenler doğrultusunda yüzyıllardır yapılmaktadır. Okullarda da enstrüman çalan çocukların bir araya gelerek ortak bir amaç doğrultusunda gerçekleştirdikleri müzik etkinlikleri, müzikal eşzamanlılık içinde bireysel seslerden veya enstrüman çalma becerisinden daha büyük bir toplu müzikal etkiye aktif olarak katkıda bulundukları bir işbirliği biçimidir. Estetik zevkin yanı sıra bu tür aktiviteler, özgüven, sosyal beceriler ve bir topluluğa ait olma hissi de kazandırır. Freie Üniversitesi Berlin'de yapılan ve sosyal bir aktivite olarak müziğin empati, güven ve işbirliği ile ilgili beyin fonksiyonlarını nasıl oluşturduğunu ortaya koyan bir araştırmaya göre; bir grup içinde müzik yaparken, bireyler diğer bireylerle temas kurar, sosyal bilişle meşgul olur, işbirliğine katılır (empatinin sosyal işlevi), iletişim kurar, eylemlerini koordine eder ve birbirleriyle işbirliği yaparak sosyal uyumun artmasına neden olur. Bir orkestraya katılmak, düzenli pratik yapmayı, provalara devam etmeyi gerektirir. Bu da öğrencilerin hayatlarının diğer alanlarına aktarabilecekleri disiplin, sorumluluk ve zaman yönetimi becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur. Araştırmalar, müzik etkinliklerinde yer alan öğrencilerin akademik olarak daha iyi performans gösterme eğiliminde olduklarını da kanıtlamıştır. Buna paralel olarak müzik eğitimi matematik becerilerini, örüntü tanımayı ve uzamsal-zamansal yetenekleri geliştirir, bu da diğer derslerdeki performans gelişimine katkıda bulunabilir.

Bir çocuğun tek başına pratik yaparak geçirdiği saatler, öz disiplin de dahil olmak üzere pek çok güçlü yön oluşturur ancak diğer çocuklarla birlikte güzel ses üretmek için birlikte çalışarak geçirilen zaman, takım çalışması ve işbirlikçi çalışma için ona katkıda bulunur. Ayrıca iletişim becerileri, dil ve kültürel sınırları aşabilecek ortak bir deneyime katılım duygusu, eleştirel dinleme ve kendini düzeltme becerileri ve gelişmiş özgüven gibi faydalar sağladığı da mevcut araştırmalarla ortaya konulmuştur. Orkestrada yer almanın bir diğer faydası da, eleştirel düşünme becerilerini ve problem çözme yeteneklerini geliştirebilmesidir. Müzisyenler; karmaşık nota sayfalarını çözümleme, şefin işaretlerine göre çalma ve farklı müzik tarzlarına tekniklerini uyarlamayla sürekli olarak karşılaşırlar. Öğrenciler de bu zorlukları aşarken analitik düşünmeyi, baskı altında hızlı kararlar vermeyi ve yaratıcı çözümler bulmayı öğrenirler. Tüm bu beceriler, farklı akademik disiplinlerde ve gelecekteki kariyerlerinde yararlanabilecekleri son derece değerli becerilerdir.

Yukarıda bahsedilen tüm bu bilgilere ek olarak, beraber gerçekleştirilen orkestra provaları ve performanslar aracılığıyla öğrenciler arasında dostluklar kurulur, bağlar güçlenir ve belki de ömür boyu hatırlanacak anılar oluşturulur. Enstrümanlarında yeterlilik kazandıkça ve halka açık performanslara katıldıkça öğrenciler, başarı duygularının ve özgüvenlerinin katlanarak arttığına şahitlik edeceklerdir. Artan bu başarı duygusu, özgüven ve deneyim, ileriki iş hayatlarında onlara gerektiğinde topluluğa hitap etme cesareti ve becerisi kazandırmada önemli bir katkı sağlayacak, ergenlerin kimlik oluşumu ve sosyal baskılarla mücadele ettiği bir gelişim döneminde bir gruba katılarak müzik tutkusunu paylaşan kişilerle bağlantı kurabilecekleri destekleyici bir ortam sunacaktır.

Kaynaklar

bottom of page